BÖLGE REKTÖRLERİ GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİNDE BULUŞTU

PROF. DR. GÜR: BİRLİKTELİĞİMİZİ KORUDUĞUMUZ SÜRECE HİÇ BİR GÜÇ BİZİ YIKAMAYACAK

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ve Türkiye Kardeşlik Birliği (TÜRKAB) işbirliğiyle hazırlanan “Kampüsten Kardeşliğe Bakış” panelinde konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, birlik ve beraberlik mesajı vererek, “Birlikteliğimizi koruduğumuz sürece hiçbir güç bizi yıkamayacak. 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminde bunu bir defa daha gördük” dedi.

Konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’nin medeniyetlerin kurulduğu ve bir çok yapının tarih boyunca hakim olmaya çalıştığı bir coğrafyada bulunduğunu belirten Rektör Gür, “Bizim hem zenginliğimiz, hem kaderimiz, hem de zorluklarımız var. Tarih boyunca bu bölgede savaşlar hiç eksik olmadı. Her şeye rağmen savaşın en zor zamanlarında bile medeniyetler hep burada kurulmuş. Medeniyetin, insanlığın tarihi burada olduğu için burada savaşlar yürütülüyor, o yüzden de etrafımızdaki coğrafyada birçok problemlerle karşı karşıya kalıyoruz” dedi. Günümüzde de adeta yedi düvelin ülkemize karşı birlik olduğunu ifade eden Gür, konuşmasının devamında şöyle dedi: “Bu hain güçler, coğrafyamızda başkalarının çizdiği sınırlara göre bize muamele ederken biz ne yapıyoruz? Bir ailenin gücü; kendi aile içerisindeki anne, baba ve çocukların iyi iletişim kanallarıyla birbirlerini anlamalarından geçer. Tartışmadan, kavga etmeden ama farklı fikirleri birlikte konuşarak çözebildikleri ölçüdedir. Eğer bir aile bütün bu yapısını koruyabiliyorsa dış dünyaya karşı çok güçlüdür. İşte bizim devletler hukukunda da böyledir. Eğer siz ana coğrafyanızda, topraklarınızda farklı fikirlerle birlikte ortak yaşamı gerçekleştirebilmişseniz güçlüsünüzdür. Birlikteliğiniz dıştan size saldırıya geçebilecek olan yapılara karşı sizin en büyük gücünüzdür. İşte bunu bilen uluslararası güçler maalesef coğrafyamızı ele geçirmek adına önce paramparça ettiler, böldükten sonra fitneyi koydular, arkasından da uyutma senfonisini oluşturdular.”

OYUNLARA KARŞI BİRLİKTE OLMALIYIZ

Öğrencilere seslenirken, ülkemize karşı oynanan oyunların anlaşılması gerektiği vurgusu yapan Rektör Prof. Dr. Ali Gür, “Lütfen dikkat edelim, eğer oyunların farkındaysak, buna karşı mücadelenin en iyi yolu önce birlikteliktir. Birlik olmak demek tek düşünce demek değil, farklı düşüncelerle bir arada yaşamaktır. Uluslararası alanda bizi dize getiremeyenler, kendi içimizden çıkmış gibi göstererek farklı din algıları üzerinden ve sömürgeci yapı üzerinden ihanet şebekeleri kurdular ve bunlar öyle bir ihanete kalkıştılar ki, coğrafyamızda onanmayan yaralar açtılar. Birlikteliğimizi koruduğumuz sürece hic bir güç bizi yıkamayacak” diye konuştu. Bunun en güzel örneğinin 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi sırasında yaşandığına dikkat çeken Gür, konuşmasının devamında ise şöyle dedi: “FETÖ yapısı ülkemizde çok büyük travmalar açtı. Her şerde bir hayır vardır. Ama, bu noktada iki tane de hayrı görmezlikten gelmeyelim. Birincisi, içimizdeki ihanet şebekelerinin neler yapabileceğini, nasıl canileşebileceklerini ve nasıl bir ihanetin tohumlarını ekebileceklerini gördük. Vatan, millet dedikleri halde nasıl satabileceklerini gördük. Bunu anlamak kolay değildi, gözleri dönerken, meclisi bombalamayı, kendi evlatlarını uçaklarla bombalamayı nasıl canice yapabildiklerini milletçe gördük. Keşke bunları yaşamamış olsaydık ama yaşadık ve millette ne yapacağına çok iyi karar verdi. İkinci olarak da bu yapı kendi dışında başka fikirleri tanımadığı için sadece kendi dünyası etrafında dönüyordu, benden ve öteki diye. Fitne kabiliyeti o kadar yüksekti ki, kendi dışındaki farklı fikirlerin hepsini birbirine düşman gösteriyordu. Sadece kendisiyle ilişki kuranlar her zaman iyiydi, kendi dışındakiler değildi ve ilişki kuramazdı. İşte bu yapının bize bıraktığı bütün travmaların ötesinde bu yapı devreden çıkınca biz farklı fikirlerle konuşmayı öğrendik. Milliyetçisinden, dindarına, entelektüel solcusundan vatanseverine, ulusalcısına herkes bir noktada vatanı müdafa, dini inançları koruma, bayrak sevdasında birleştiler. Sevgili öğrencilerim, bu yapılara asla aldanmayacaksınız, bu yapıların bize bıraktığı travmayı en kısa zamanda atlatacağız. Bunu biz üniversitemizde sağladık. Çünkü, Gaziantep Üniversitesi’nde, 2 bin 100 Suriyeli ve 107 ülkeden 2 binin üzerinde öğrenciyle birlikte kardeşçe yaşıyoruz.”

ÜLKE SORUNLARINDAN UZAK KALMAYIN

Üniversitelerin sadece eğitim-öğretim görülen yerler olmadığını belirten İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ise, öğrencilere yüksek nitelikte eğitim, öğretim almaları gerekliliğine işaret ederek, şöyle dedi: “Sizi hayatın bütün yönleriyle, bütün etkileşimleriyle üniversitede buluşturmamız gerekiyor. Derslerin, sınavların yanında ülkenin bütün sorunlarını yakından takip etmeli, kendinizi çok iyi yetiştirmelisiniz. Vatanımızın birliği, bütünlüğü açısından geleceğin teminatı olduğunuzun farkında olarak çevrenizle, arkadaşlarınızla büyük bir yola koyulduğunuzu hissetmelisiniz. Üniversitenin, şehrin, bütün imkanlarından yararlanarak kendinize, katma değerlerinizi arttırarak yatırım yapmalısınız. Sanatta, kültürde, sporda, eğitim aldığınız fakültenin yanında ekstra değerlerle yetiştirmeniz çok önemli. Etkinliklere mutlaka katılın bunun en iyi yolu da üniversitelerdeki öğrenci toplulukları. Yine sivil toplum örgütlerinde yer alın. Hatta kendiniz sivil toplum örgütleri kurun, toplumun içine, sahaya inin, insanlarla iyi iletişim içerisinde olun. Bu tür sosyal aktiviteler hem sizi hayata hazırlayacak hem de aldığınız eğitimle bütünleştirmiş olacak” diye konuştu.

BİLGİ GÜÇTÜR, BİLGİSİZLİK GÜÇSÜZLÜK

Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Erkan ise, öğrencilerin içlerinde ülke, bayrak, Allah sevgisini taşımaları gerektiğini vurguladığı konuşmasında, “Şırnak’tan 30 gencimiz rahmetli şehidimiz Ömer Halisdemir’in mezarının başında nöbet tutmak için gitti. Şırnakta, Siirt’te 15 Temmuz darbe girişiminde gençler tankların üzerine çıktı. İşte o sevgi kendisini ihtiyaç olunca gösterdi” dedi. Prof. Dr. Erkan konuşmasının devamında da, “Mehmet Akif’in millet kavramındaki gibi, öyle bir milletmişiz ki medeniyeti, İslamiyeti göstermişiz. Bizim aramızda kavmiyetçilik tefrikasını sokan ve bizi sürekli küçük küçük parçalara ayırıp bölüp yutmak isteyenler var, şunu rica ediyorum; okuyun. Bilgi güçtür, bilgisizlik güçsüzlüktür. Ancak işte buralarda bilgiyi edinip ve bunu güce çevirebilirsiniz. Birlik beraberlik gücünü de iyi kullanın. 80 milyon için değil bunu 3 milyar insan için kullanmak gerek. Sadece burada birlik beraberlik değil, aynı zamanda Arakan’ın da, Somali’nin de bize ihtiyacı var. Bosna Hersek’e giderseniz de oradaki insanlar da bir şeyler bekliyor. 80 milyon bazında düşünmeyelim, bir tık üste çıkalım hedeflerimiz belli olursa daha da güzel ve hayat tecrübesini aktaralım” dedi.

AKLINIZI KİRAYA VERMEYİN

Çok büyük bir millet olduğumuzun, 15 Temmuz akşamı Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla, Çerkeziyle çok o hain darbe girişimine karşı duyarak gösterdiğimizi ifade eden Batman Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş da, “Bizim gençlerimiz tankın önüne yatabiliyorlar. Bir doktor düşünün bir tankın altından kalkıyor öbür tankın altına yatıyor. Bu büyük bir iman kuvvetiyle açıklanır. Vatan sevgisi imandan gelir. 15 Temmuz da bunu gördük. Bu memlekette tankın altına yatabilen insanlarımız var. İnşallah Allah’ın izniyle de millet olarak bizlere bir şey olmaz. 15 Temmuz akşamı, herkes birlik beraberlik içinde Çanakkale ruhu sanki canlanmıştı orada” dedi. Türkiye’yi 15 Temmuz’a götüren nedenleri anlatırken, “Buraya aklını, fikrini kiraya veren insanların yüzünden geldik” tespiti yapan Rektör Durmuş öğrencilere, “Bunu yapanlar, aklı, vicdanı hür insanlar değiller. Salya sümük akan bir adamın mendillerini cebinde saklayarak unvan alan insanlar bunlar. Doçent, profesör, vali, kaymakam oldu. Yürümesini, konuşmasını bilmeyen bir adamın peşine takıldı. Niye, aklını fikrini kiraya vermişlerdi. Onun için biz gençlerimizden şunu istiyoruz; aklınızı sakın kiraya vermeyin” önerisinde bulundu.

İSLAM GENÇLERİN OMUZLARINDA YÜKSELDİ

“İslam gençlerin omuzlarında yükselmiş bir din” diyen Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat ise, geleneğimizi, kültürümüzü gençlerden hareketle oluşturduğumuzu vurguladı. Gençliğin değişimin ve dinamizmin sembolü, yaşlılığın ise statükonun sembolü olarak İslamiyet dönemlerinde ortaya çıktığını aktaran Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, “Hz. Peygamber bundan dolayı çok kınanmıştı. Çoluk, çocukla, gençlerle oturup, kalkıyor, sohbetlerimize gençleri getiriyor gibi eleştirilere maruz kalmıştı. Hz. Peygamber o gençlerde umut ışığını görmüştü. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum. Dinamizmi, ruhu olan, seyyah, hareketli bir gençlik oluşturmak nasıl mümkün olabilmişti? Hz. Peygamber böyle bir gençliği nasıl oluşturabilmişti? Bu gençliğin sürekliliğini nasıl temin edebilmişti? İslam toplumunda ülküsü ve idari olan bir toplum, bir gençlik oluşturma yönünde Hz. Peygamberin verdiği mesajlarla biz aslında dinamik bir gençlik oluşturabildik” şeklinde konuştu.

İLKEL ŞARTLARDA ÖĞRENMEYE ÇALIŞTIK

Kaliteli hoca ve öğrenci yetiştirilmesi konusundaki soruyu yanıtlayan Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın da konuşmasında, “Eğitim sistemimizdeki bütün eksikliklerimize rağmen kaliteli öğrencilerin kendisini çok iyi yetiştirebileceğine işaret ederek, “Bizim zamanımızda ne doğru düzgün kitap, ne not vardı, fotokopi de yoktu. İlkel şartlarda bir şeyler öğrenmeye çalıştık. İlkokulda beş sınıf bir arada tek sınıfta bir öğretmen vardı. Heyecan, gayret, sürükleme vardı. Şu andaki en büyük eksikliklerden birisi heyecanımızı biraz yitirdik ama öğrencilerimize çok iyi bir eğitim vermenin gayreti içerisindeyiz. Onların iyi bir geleceğe sahip olması için gereken tüm imkanları sunuyoruz” dedi.

DÜŞÜNEN TOPLUM OLMALIYIZ

Genel itibariyle günlük olaylara kendi kendimizi çok kaptırıp yapmamız gereken işlerimizi, istikametimizi unuttuğumuzu belirten Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü ise, ülkemizde kısa vadeli istikametimiz olmasından yakındı. Günümüzde halihazırda oldukça sıkışık bir dünya gördüğümüzü de kaydeden Prof. Dr. Gönüllü, “Önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde bu dünya biraz daha sıkışacak. Biz olayın genelde sosyolojik yönleriyle meşgul oluyoruz ama işin aslında dünyadaki kaynaklarla alakalı olduğunu icra ediyoruz. Dünyadaki kaynaklar hızlı bir şekilde günümüzde daha da hızlanmış biçimde kullanılıyor. Kurulmuş hayatlarının devamı için ve bunun devam ettirilebilmesi için sürekli beslenmesi lazım. Bu beslenme için de mali kaynaklar, tabii kaynaklar bazen insan kaynağı değişik biçimlerde kullanılacak insan kaynaklarının hepsinin düşünülmesi gerekiyor. Bunu düşünen toplum olursanız siz düşünürsünüz. Siz düşünmezseniz başkaları düşünür” değerlendirmesi yaptı.

Türkiye Kardeşlik Birliği (TÜRKAB) Gaziantep İl Başkanı Abdülsamet Taş’ın açılış konuşması sonrasında konuşan TÜRKAB Genel Başkanı Sait Ali Arslan, ülkemize öncü, dünyaya örnek, kültürümüzün mirasına haiz, donanımlı ve farklı kökenlerden kardeşlerimizin beraberce yaşayabilme algısına sahip olması ve bu doğrultuda Üniversitelerimizin ve diğer toplumun tüm kesimlerindeki fertlerin beraberce yaşayabilmesini sağlayabilmek amacıyla bu etkinliğin düzenlendiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Bilal Çıplak’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin sonunda panelistler öğrencilerin sorularını yanıtladı.