2011-2012 AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİ – REKTÖR PROF. DR. M. YAVUZ COŞKUN’UN AÇILIŞ KONUŞMASI

SAYIN AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANIM,
SAYIN GENÇLİK VE SPOR BAKANIM,
SAYIN VALİM,
SAYIN VEKİLLERİM,
SAYIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANIM,
SAYIN GARNİZON KOMUTANIM,
ÇOK DEĞERLİ ÇALIŞMA ARKADAŞLARIM VE ÖĞRETİM ÜYELERİ,
ŞEHRİMİZ PROTOKOLÜNÜN DEĞERLİ MENSUPLARI,
SEVGİLİ VELİLER,
SEVGİLİ ÖĞRENCİLER,
DEĞERLİ KONUKLAR, HANIMEFENDİLER, BEYEFENDİLER,
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,

Konuşmama geçmeden önce hain terör saldırısında Şehit Düşen Asker ve Polislerimize; Van ve Erciş depremlerinde hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan Rahmet diliyorum.

Saygıdeğer konuklar,  bu kez yeni bir akademik yıla terörist saldırılar ve akabinde gelen depremin acısıyla buruk ve hüzünle girsek de milletimizin âli cenaplığı ve toplumsal dayanışmanın hat safhaya çıktığı, kardeşliğin pekiştiği, adeta Çanakkale’de aynı siperi paylaşıp arkadaşına sıkılan kurşuna kendisi göğüs gererek vatanı müdafaa eden memleket evlatları gibi, Van ve Erciş’in acısını tıpkı o günlerin duygu ve dayanışmasıyla ruhunda hissetmiş olduğunu görmek, bizleri gelecek adına daha da umutlandırmış, heyecanlandırmış, ülkemiz için daha iyi işler yapmak adına bize adeta toplumsal bir enerji vermiştir.

Değerli mesai arkadaşlarım,  akademik çalışma ve araştırmalarınızın yanında, bu zamana dek fedakârca ve başarıyla sürdürdüğümüz eğitim faaliyetlerimizi bu dönemde de en güzel şekilde ve birlikte yeni bir heyecanla gerçekleştireceğimize yürekten inanıyorum.

Hepinize ayrı ayrı bu fedakârlığınızdan ötürü şükranlarımı sunuyor, yeni akademik yılımızın hayırlı olmasını temenni ediyorum. Üniversitemize yeni katılan öğretim üyesi arkadaşlarıma ve öğrencilerimize de aramıza hoş geldiniz , iyi ki geldiniz diyorum.

Üniversite anlayışımızı; farklılıkların birlikteliğinden sinerji doğuran; aklın ve etiğin en üst düzeyde kurumsallaştığı yer olan; hakikati arama temel felsefi düsturunu merkeze oturtan; (ne düşüneceğini değil düşünmeyi öğretmeyi esas alarak)  nitelikli insan gücünü yetiştirme görevinin yanı sıra; bilgi çağının ve bilgiye sahip olmanın güce sahip olma,muktedir olma demek  olduğunun farkındalığıyla  bilgiyi üretip,toplumla paylaşan; toplumun her alanda-Eğitim, Sosyal, Teknik, Sanayi, Kültür, Estetik ve tüm alanlarda – ileri gitmesinde etkin rol oynayan; steril ve yalıtılmış değil, toplumla hemhal olan; bir motor güç, bir lokomotif olma vizyonuna kilitleyerek yola çıktığımızı tekrarlamak isterim.

Elbette iyi bir üniversite olmanın, çağın ihtiyaçlarına cevap vermenin belli şartları vardır. Biz, Gaziantep Üniversitesi olarak çağın ihtiyaçlarına cevap verecek bu şartları tespit etmiş durumdayız. Tespiti teşhise, onu da tedaviye dönüştürmenin yollarının arayışı içindeyiz. Elbette başarı, özellikle günümüz şartlarında, tek başına elde edilen bir olgu değildir; ekip ruhuyla çalışmanın yarattığı sinerji umulanın çok ötesinde sonuçlara götürmektedir. Biz de bütün bu başarıları meslektaşlarım, siz değerli öğretim üyelerimiz, idari personelimizin değerli varlıklarıyla bizlere teslim edilen sevgili gençler, sevgili  öğrencilerimizle birlikte, herkesin  özverileriyle elde ettik.

Saygıdeğer konuklar!
Üniversitemiz, bu dönemde doğal gelişiminin ötesinde bilinçli bir atılım süreci yaşamıştır. 

Bu sene ilk kez öğrenci aldığımız birçok yeni programımız ve dört yeni fakültemiz var. Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi, İlahiyat Fakültesi ve Nizip Eğitim Fakültemize ilk öğrencilerimizi aldık. Üç yıl öncesinde beş fakülte, toplamda ise 116 programda 11667 öğrencimiz varken; bugün 14 fakülte toplamda da 242 programda 27300 öğrenci sayısına ulaşmış bulunuyoruz. Kırkı aşkın ülkeden lisans,  yüksek lisans ve doktora yapan 900 civarında yabancı öğrencimiz var. Siz tüm arkadaşlarımla birlikte önümüze koyduğumuz kaliteli, büyük; sadece bölgemizin, ülkemizin ve Ortadoğu’nun değil; aynı zamanda dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alma hedefine doğru aldığımız ve inşallah  alacağımız tüm mesafeler GAÜN  ve GAÜN’lülerin ortak başarısı olarak hepimizi sevindiriyor.

Değerli Konuklar, muhterem arkadaşlar!
Söz konusu ettiğim bu kazanımlar sadece sayısal anlamda artış mahiyetinde olmayıp, nitelik olarak da üniversitemize, şehrimize ve ülkemizin bilimsel olarak gelişmesine de ayrı ayrı değer katmıştır.

Kalp, Karaciğer, Böbrek gibi organ nakillerininde başlamasıyla Türkçe ve İngilizce yüksek kalitede  iki ayrı programın olduğu tıp fakültemiz ve üniversite hastanemiz tüm ortadoğuya hizmet verir noktaya gelmiştir.

Yeni açtığımız myo lar ve Naci Topçuoğlu myo gibi organize sanayi içindeki okullarımız gerçekten meslek edindirmeye yönelik bizatihi  saha  uygulamalarını içine alan Türkiye deki  nadir örneklerdendir. Özgün geleceğin ihtiyacını karşılayacak camcılık,ayakkabıcılık,güvenlik, organik tarım gibi bölümler gerçek kalifiye ara eleman gücünü karşılama anlayışına dayalıdır.

-Teknopark
-Yurt Dışı ilişkiler
-Üniversite/Sanayi işbirliği
-Kent Konseyine eklenilerek
-Kalkınma Ajansı ile yakın işbirliği velhasıl bütün enstrümanlarla yürüyoruz, koşuyoruz.

Üniversitemizin taşındığı bu noktada gerçekten değerli katkıları ve destekleri için Sayın Valimize, Belediye Başkanlarımıza, Odalarımıza, Sivil Toplum Kuruluşlarımıza bağışlarıyla üniversitemize çok ciddi katkı sağlayan sayın Abdülkadir KONUKOĞLU, Sayın Muharrem BALAT, Sayın Fikret ÖZTÜRK’e ve isimlerini sayamadığım  bir çok değerli kurum ve Zat’a huzurunuzda teşekkür ediyorum.Hükümetimiz ve başta sayın bakanlarımız ve özelde de aile ve sosyal politikalar  bakanımız sayın Fatma ŞAHİN olmak üzere bütün milletvekillerimize Sayın Mehmet ŞİMŞEK,Sayın Cevdet YILMAZ bakanlarımıza  her konuda destekleri için içtenlikle şükranlarımızı sunuyorum. YÖK Başkanımız Sayın Yusuf Ziya ÖZCAN VE YÖK üyemiz Muhittin ŞİMŞEK bey’e de her konudaki destekleri için candan teşekkür ediyorum. Bu arada açılış dersi için  misafir olan Sayın Gençlik ve Spor Bakanımız Suat KILIÇ’a Üniversitemize, şehrimize hoş geldiniz diyor ve teşrifleri için özel teşekkürlerimi sunuyorum.

Eğitim ve öğrenim üniversitenin faaliyetlerinden yalnızca birisidir. Diğer yandan Üniversitenin esas işi bilimsel bilgi üretmektir. Eğer üniversite, bilimsel bilgi üretmekten uzaklaşıp, sadece öğrenim yapılan bir yer haline gelirse orada çıta aşağıya doğru inmeye başlar. Üniversite o zaman yükseköğretim kurumu olmaktan çıkar,  bir ortaöğretim eğitim kurumuna dönüşür. Bilim insanları da öyle bir yerde bilim insanı olmaktan çıkarak, sadece öğretici olurlar.

Üniversitenin evrensel olanın üretildiği ve ortaya çıkarıldığı bir yer olması, onu diğer eğitim ve öğretim kurumlarından ayrıştırır. Bunun içindir ki bilim insanları kendi problematiklerini kendileri belirleyen ve bilimsel yöntem içerisinde her türlü araştırmayı ortaya koymaya çalışan özgür insanlardır.

Değerli öğrenci arkadaşlarım,
Üniversitemizi kazanarak yeni bir hayata başladınız. Ankara, İstanbul, İzmir gibi şehirlerde okuyan öğrencilerin çoğunun hayal bile edemeyeceği bir kampüse ve sosyal imkanlara sahipsiniz. Bu yıl öğrenci topluluklarımıza daha fazla kaynak ayırmaya ve sizlerin sosyal donanımınıza daha da fazla katkıda bulunmaya gayret edeceğiz. Kişisel gelişiminiz için bütün imkanları ortaya koymaya çalışıyoruz.TDP dil kursları,hayat akademisi etkinlikleri ve daha nice bilimsel,sosyal kültürel ve spor etkinlikleri …

Hepinizin bildiği gibi üniversite sadece bir okul değildir. Bir motivasyon ve donanım yeridir. Hayata hazırlanmanın son dönemecidir.
Mutlaka bir topluluğa üye olup, kültür, spor, müzik ve düşünce ikliminizi geliştirecek,  kişiliğinizi olgunlaştıracak ve özgüveni yüksek bireyler olmanızı sağlayacak faaliyetler içinde olunuz. Sizlere sunulan bu fırsatları çok iyi değerlendiriniz.

Unutmamalısınız ki, daha yolun başındasınız. Asıl telaş, asıl koşu şimdi başlıyor ve unutmayın ki, hedefe ulaşanlar, her zaman daha çok çalışanlar, daha çok alın teri dökenler ve daha çok kafa yoranlar olmuştur. En büyük rehberiniz, çalışmanın bizatihi kendisi olduktan sonra, üstesinden gelemeyeceğiniz engel yoktur. Bir düşünürün değişiyle “Bilim metotlarının ne olduğunu deney, gözlem ve matematikle ifade edebilmek, bilimi kavramamız bakımından gereklidir, ancak, bu metotların başka alanlarda geçerli olmadığını bilmek de sanatın, duygunun, farklılığın, demokratik, eleştirel düşüncenin gelişmesi için zaruridir”

“Zihnimizin içerisindeki ön yargıları bilgi zannetmemeliyiz. Eğer ön yargıları bilgi zannedersek bu durum bize belli bir tatmin duygusu verir ve yeni bilgilere ihtiyacımız olduğu hususunda zihnimizde bir araştırma merakı uyanmaz.  Bilimsel merakın kışkırtılması özgür düşünceler ve arayışı olan kişiliklerden çıkar. Eğer ezbere dayalı bir sistemle eğitime maruz kalıyorsak, toplumsal bir hadise olan herhangi bir olayla karşılaştığımızda bunun nedenini, ne için olduğunu araştırmadan hemen zihnimizin içindeki ön yargıları referans almak suretiyle çözümlemek isteriz ki bu durum da sağlıksız sonuçlar verir.

Sevgili öğrenciler,
Dürüst olun, çok çalışın,bilgiye dayalı cesaretiniz olsun,cesur olun,ilkeli olun,düşünün fikredin. işte o zaman şu dizeyi rahatça söyleyebiliriz.
Yarın elbet bizim elbet bizimdir.
Gün doğmuş gün batmış elbet bizimdir. 

SAYGIDEĞER HAZİRUN,
KIYMETLİ VELİLER,
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,

21. yüzyılın ilk çeyreğinde dünya artık çok yeni bir dönem içerisine girmiş bulunuyor. UNESCO her kasım ayında dünya bilim raporunu yayınlıyor. Bu raporlarda dünyadaki bilim trendinin artık Avrupa’dan Asya’ya döndüğünü, Asya’nın yükselmeye başladığı ifade edilmektedir. Ekonomik hayatın yanı sıra bilimsel gelişme konusunda da  artık Asya’da yükseliyor. Bu Batı’nın çökmesi değildir. Batı çökmemekle birlikte Asya’nın yükselmesi, daha eşitlikçi bir dünyaya doğru gittiğimizin göstergesidir. 

Türkiye’miz, özellikle son yıllardaki çabalarıyla hemen her alanda bölgesinin ve dünyanın gıpta edilen ülkesine dönüştü. Ülkemiz, Orta Doğu gibi bir coğrafyada bulunmanın neredeyse bütün risklerini potansiyel enerjiye dönüştürerek sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve bilimsel alanlarda öncü bir rol üstlendi, üstleniyor. Üniversitelerimizin de bu gelişmelere kayıtsız kalmaması gerektiği için biz Gaziantep Üniversitesi olarak parlayan yıldız sloganıyla yola çıktık ve her geçen gün marka değerimizi bu anlayışla arttırmaya devam ediyoruz. Üniversitelerimiz, kısa sürede çağın ruhuna adapte olup, bir üniversite için gerekli altyapı ve üstyapıya özgü eksiklerini tamamlayarak artık 3.kuşak diye tabir ettiğimiz  çağdaş dünyanın öncü üniversiteleri arasında yer almalıdır.

Türkiye’mizin son otuz yılda yaşadığı sorunlardan birinin, terör sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sorunun, bu kadar uzun sürmesinin, ülkemize ve insanımıza maliyetinin bu kadar çok olmasının sebepleri arasında, üniversitenin bu soruna dair yeterince bilimsel bilgi üretmemesinin payı olabileceği gibi, üretilmiş olan  bilgilere itibar edilmemiş olmasının da rolü vardır.

Ayrılıkçı terör örgütü, Türkiye’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü reddeden bir zihniyet içerisinde, bölgede yarattığı terörle, gündelik hayatı, o bölgede yaşayan insanlarımıza zehir ettiği gibi, işlediği cinayetlerle milletimizin vicdanını yaralamaktadır. Terör meselesinin, etnik meseleden, geri kalmışlık ve bölgesel entegrasyon sorunlarından ayrılarak ele alınması ve öncelikle bölgede yaşayan insanlarımızın hayatlarının, terörün tehdidinden kurtarılıp özgürleştirilmesi gerekmektedir. Unutmayalım ki Türkiye’nin terör karşısında herhangi bir yanlış adımının, zaaf ve ihmalinin bedelini en fazla terör örgütünün baskı altında tuttuğu bölge insanı ödemektedir.

Teröre karşı hem demokrasi içerisinde ve halkla bütünleşecek hem de şiddete taviz vermeyen  bir strateji esastır. Bu süreçte Demokrasinin, Türkiye’nin en büyük gücü olduğunu asla unutmamalıyız. Bunu en iyi şekilde Kuzey Afrika’dan başlayan bütün Ortadoğu’ya sirayet eden ‘Arap Baharı’ndan izleyebiliriz. Eski dünyanın rejimleri yıkılırken, Türkiye’nin bölgesel güç haline gelmesini sağlayan önemli parametrelerden birisi ülkemizdeki demokrasidir. Demokrasi dışı rejimlerin ayakta kalmasının mümkün olmadığı bir zaman dilimi içerisinde yaşıyoruz. Denilebilir ki Türkiye, demokrasi sayesinde yaşadığı modernleşme ve imparatorluk mirasından kazandığımız tecrübeyle, son yıllardaki büyük kalkınma ivmesi ve reformlarla  hızlı bir şekilde Ortadoğu’da ve dünyada  yıldızı parlayan bir ülke haline gelmiştir.

Biz, üniversite olarak; Türkiye’de demokrasinin güçlenmesinin bilimsel gelişmenin de şartı olduğuna inanıyoruz. Bu bakımdan, demokrasiyi kesintiye uğratmak bir tarafa, demokrasi üzerine düşecek her gölgeye karşı özgür düşünceyle, bilimsel, ahlaki duruşumuzla tavır alırız.

Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne gösterdiğimiz hassasiyet, demokratik değerleri içselleştirmemiz; bilim anlayışımızdan, köklü ve sağlam mirasımıza  duyduğumuz özgüvenden kaynaklanmaktadır.

Sayın Kılıç sayın Bakanım,
Türkiye’deki  en güzel BESYO’yu göreve geldiğimizde biz inşa ettik.kapalı spor salonu,yüzme havuzu,buz pateni,tırmanma şeridi,bowling gibi.. üniteleri içinde barındıran devasa bir spor kompleksimiz 4 ay içinde tamamlanıyor.Sizin bütün bakanlığınız a  ait alanlarda  üniversitemize özel desteğinizi hasseten bekliyoruz.

Son Olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi toplumsal sermayemiz olan insanımızı ve aile değerlerimizi yaşatmak adına yürütme görevini üstlenmiş olan İlimiz Milletvekili Sayın Fatma Şahin Hanfendinin, adı geçen makamın Bakan’ı olması da bizleri çok mutlu etmiştir. Bu kapsamda geçen ay bölge üniversite rektörleri ve bakanlık bürokratları işbirliği ile Sayın Bakanımızın yönetiminde yaptığımız ufuk turu toplantısından çıkan sonuçların bakanlar kuruluna sunulmuş olduğunu öğrenmek bizleri ziyadesiyle mutlu etmiştir.

Parlayan yıldız Gaziantep Üniversitesi ve Marka Şehir Gaziantep sloganlarının her geçen gün sürdürülebilir olmasından aldığımız ilhamla; Çarpık kentleşmenin doğurduğu gettolaşma ve niteliksiz binalarla, toplumsal değerlerin aşındırıldığı yaşam tarzından; önce şehrimizi daha sonra ülkemizi arındırmak adına ürettiklerimizi işe koşmaya siz değerli yürütme erki ve şehrimizin emin insanları olan  sayın belediye başkanlarımız ve sivil toplum örgütleriyle  el ele gönül gönüle verip milletimizin hak ettiği yaşam tarzını onlara sunmak için  gece uyumadan gündüz yorulmadan koşmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim.

Tüm Hazurına ve değerli öğrencilerime sevgili velilerime tekrar tekrar sevgi, selam ve saygılarımı sunarım.