Dr. Rüstem Yanar: “17. Yüzyılda finansal krizin nesnesi lale soğanı iken,şimdi Mortgage kredisidir”

rustem_yanar.JPGGaziantep Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Rüstem Yanar, son günlerde dünyada yaşanan ekonomik krizin gelişimi hakkında bilgi verdi.

Aralık ayında finansal piyasaların Madoff skandalı ile çalkalandığını belirten Dr. Yanar, “Finans piyasalarının önde gelen isimlerinden biri olan, dünya ölçeğinde hizmet veren büyük banka ve kuruluşun yatırımlarını emanet ettiği Bernard Madoff, insanların oturdukları yerde, yüksek getiri elde etme hırsı nedeni ile devasa fon toplayabilmiştir. Ancak vaadettiği yüksek getiri piyasa koşullarının çok üstünde olduğundan, bir süre sonra devam ettirilemez hale gelmiş ve yatırımların nakde çevrilme talebinin artması ile batmıştır” şeklinde konuştu.
Finansal piyasalarda yaşanan krizlerin, piyasaların var olmaya başladığı ilk günden bu yana oluşmaya başladığını ifade eden Yanar, 17. Yüzyılda finansal krizin nesnesi lâle soğanı iken, şimdi ise Mortgage kredilerine endekslenmiş fonlar olduğunu söyledi.

Finansal piyasalarda yaşanan krizlerin ne ilk ne de son olduğunu, 17. Yüzyıldan beri çok sayıda krizin yaşandığını ve gelişim süreçlerinde büyük benzerlikler taşıdığının birçok iktisatçı tarafından dile getirildiğini belirten Yanar, Kindleberger’in modelinden hareketle bu süreci “cinnet”, “panik” ve “çöküş” olmak üzere üç aşamada gerçekleştiğini ifade etmiştir.  “Finansal krizler, ekonomide olumlu beklentilerin yaygınlaşması ile artan harcamalar ve yatımların bir patlama yaratması sonucunda gerçekleşir. Yeni yatırımlar, gelirler artırınca tekrar yeni yatırımlara ve yeni gelir artışlarına yol açarak pozitif geri beslemeyi geliştirir. Bu aşamada Minsky’nin ‘öforya’ (kendini aşırı derecede zihinde hissetme hali) durumuna ulaşılır. Firmalar ya da kişiler spekülatif alım satımlarda başkalarının kâr ettiğini görünce, onlar da aynı şeyi yapmaya başlar. Normal şartlarda bu tür faaliyetlerden uzak duran kesimi de içine alarak bu tür faaliyetlere kendini kaptıran firma ve kişi sayısı arttıkça, kâr spekülasyonu normal rasyonel davranıştan ‘çılgınlık’ veya ‘balon’ olarak ifade edilen davranışa doğru kayar” diye konuştu.

Spekülatif yükseliş sürdükçe faiz oranları, dolaşım hızı ve fiyatların da artmaya devam edeceğine dikkat çeken Yanar, “Bazı aşamalarda ise, içeriden haber alanların bir kısmı kâr realizasyonuna gitmeye karar verir ve satışa geçer. Spekülasyona yeni katılanlarla içeriden haber alanların çekilmesi dengelendikçe piyasanın üzerinde kararsızlık hâkim olur. Fiyatlar yatay bir seyir izlemeye başlar. Finansal sıkıntıların hâkim olduğu huzursuz bir ortam oluşur. Sıkıntı arttıkça spekülatörler tedricen veya hemen piyasanın daha yukarı gidemeyeceğini anlar ve piyasadan çıkışlar başlar. Reel ya da uzun vadeli finansal aktiflerden paraya geçiş her an bir hücuma dönüşebilir” ifadesinde bulundu.

Menkul kıymetten paraya dönüş hücumu başladığında fiyatların düşmeye, iflasların artmaya başlayacağını vurgulayan Yanar, “Krizin tetikleyicisi olarak, zor durumdaki bir şirket ya da bankanın batması(Lehmann Brother örneğinde olduğu gibi), dürüst olmayan vasıtalarla finansal sıkıntıdan kurtulmaya çalışan birinin dolandırıcılık ya da suiistimalinin açığa çıkması (Bernhart Madoff’un batması) ya da başta çok değerlenen temel bir spekülasyon nesnesinin fiyatındaki düşüş olarak (ABD konut fiyatlarındaki hızlı düşüş)  gösterilebilir” diye konuştu.

Likiditeye dönüştürmenin bazen düzgün işlediğini fakat herkesin zirvede satış yapmasına yetecek miktarda para olmadığının farkına varılması durumunda paniğe dönüşebileceğini belirten Yanar, mallardan ve senetlerden şiddetli çekilmenin bankaları bu tür varlıkların teminatı karşılığında kredi vermekten uzaklaşmaları “çöküş”ün bir göstergesi olduğunu kaydetti.

Yanar, “İktisat teorisi her ne kadar bireyin rasyonel olduğunu esas alsa da, özellikle ekonomilerin hızlı genişleme sürecine girdiği dönemde bireyler sağduyu ve rasyonalite yerine Keynes’in tanımladığı gibi insanın doğasında olan hesapsız kitapsız spontane hareketler (animal spirits) gösterirler. Bu durum finansal piyasalarda baştan çıkarıcı kar getirisi sunan araçlarla(Hedge Fonlar gibi) birleşince, bireyler ‘tamamen duygusal’ davranışlar sergilemeye başlar. Madoff’un kurbanları arasında büyük bankaların bir birçok finans kuruluşunun olması bu tür davranış biçiminin bir sonucudur” şeklinde konuştu.