Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Harun Kuşlu tarafından “İbn-i Sinacı Mantığın Dönüşümü” adlı bir konferans verildi.
GAÜN Felsefe Topluluğu tarafından düzenlenen konferansta, Felsefe Bölümü Öğr. Gör. Dr. Mehmet Sabri Genç’in açılış konuşması sonrası söz alan GAÜN Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ulukütük, “İbn-i Sinacı mantığın özel olarak ele alınması genel olarak da mantık tarihine dair derin ve köklü tartışmaları ele alan bu tür çalışmaların son yıllarda ülkemizde artmaya başladığını; klasik, kuru, ezberci ve kalıp mantığın bir tarafa bırakılıp tarihi temellerine gidilerek tekrar tartışıldığı, sorgulandığı ve daha anlaşılabilir, hayatta kullanılabilir gelecek perspektifi olan bir mantık tasavvuruna doğru yol aldığımızı söyleyebiliriz,” şeklinde konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Harun Kuşlu konuşmasında, İbn-i Sina’nın Türk İslam düşüncesinin en önemli figürlerinden birisi olduğunu belirterek, İslam Düşünce Tarihi’nin İbn-i Sina öncesi ve sonrası olmak üzere iki ana döneme ayrılabileceğini ifade etti. İslam Düşünce Tarihi’nde İbn-i Sina’dan sonra düşüncenin seyrinin epeyce değiştiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Kuşlu, “İslam Düşünce Tarihi, İbn-i Sina öncesi gibi olmadı. İbn-i Sina mantığı; metafizik ve İslam düşüncesinin öteki alanlarında çok dönüştürücü bir etkiye sahip oldu. İslam Düşünce Tarihi’nin İbn-i Sina sonrası dönemini, İbn-i Sinacı düşüncenin yayılması, genişlemesi ve dönüştürülmesinin tarihi olarak görüyorum,” dedi.
Konuşmasının devamında, mantık kavramı üzerinde duran Yrd. Doç. Dr. Kuşlu şunları söyledi: “Mantık, genel anlamda her türlü düşünme biçiminin ilkelerini ele alan disiplin; özel anlamda ise Aristotelesçi mantığın ilkeleri akla gelir. İslam Mantık Tarihi’nde Aristotelesçi düşünme biçiminin en iyi örneklerini veren isimlerden birisi yine Türk Filozof Farabi’dir. Fakat İbn-i Sina ve Farabi büyük oranda Aristoteles’in etkisinde kalmış ve onu devam ettirmiş kurucu isimler olmakla birlikte Aristoteles’i çok da aşmayı düşünmemiş filozoflardır. Buna rağmen İbn-i Sina, Aristoteles’in çok büyük bir etkisini kabul eder fakat kendisini Aristoteles’in metinleriyle sınırlı tutmamış bir filozoftur. Bu tutumu İbn-i Sina’ya, Aristoteles mantığını aşmayı, geliştirmeyi ve eleştirme imkânı sağlamıştır. Türk İslam Düşünce Tarihi’nde İbn-i Sina, Aristoteles felsefesini sadece mantıkta değil metafizikte de en sıkı biçimde eleştiriye tabi tutan isimlerden birisidir. Sonraki gelenekte de İbn-i Sina’nın bu tutumu devam ettirilmiş ve hatta İbn-i Sina’nın kendi felsefesi bile eleştiriye konu olmuştur. İbn-i Sina, felsefede bir dönüşüme neden olduğu gibi İbn-i Sina’nın yorumcuları da daha sonra İbn-i Sinacı felsefede dönüşümlere yol açmıştır.”
Yrd. Doç. Dr. Harun Kuşlu: İslam Düşünce Tarihi’nde İbn-i Sina’dan sonra düşüncenin seyri değişti