“Acil olarak şer’i mahkeme sicilleri incelenmelidir”

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Kalkınma Bakanlığı tarafından SODES kapsamında, İLESAM Gaziantep Şubesi tarafından Gaziantep Kültür ve Edebiyat Günleri ve Yazarlık Okulu Projesi çerçevesinde Fen-Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda Gazeteci Yazar Bülent Ağcabay tarafından “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Gaziantep Kültür Yaşamından Küçük Bir Kesit”, İLESAM Gaziantep Şube Başkanı Muhittin Arar tarafından “Kültürel Gelişim” konulu konferans gerçekleştirildi.

Gaziantep Müzesinde bulunan Şer’i Mahkeme Sicillerinin, 1523 – 1911 yılları arasındaki 388 senelik bir zamanı kapsadığını vurgulayan Gazeteci Yazar Bülent Ağcabay, 50 bin sahifeden ve yaklaşık 175 ciltten oluşan Gaziantep Şer’i mahkeme sicillerinde Gaziantep ve Anadolu’nun gerçek tarihinin yattığını ifade etti.

Ağcabay, “Şer’i mahkeme sicilleri konusunda Üniversitemizin özellikle Fen – Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinin gözetiminde çok ciddi çalışmalar yapıldığı bilgilerine zaman zaman tanıklık ediyoruz ancak, bu saklı tarihi yerel tarihçilerin ve araştırmaların hizmetine sunmak için öncelikle acil olarak fihristinin yapılması, ciltlerin taranması ve tanıtılması, araştırmacıların hizmetine sunulması gereklidir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Araştırmacı yazar Cemil Cahit Güzelbey’in 175 ciltten yalnızca 8 cildi taramış ve üç kitap halinde Gaziantep Kültür Derneği yayını olarak yayınladığını belirten Ağcabay, bu ciltlerden üçüncüsünde Gaziantep’in Mısırlı İbrahim Paşa kuvvetlerinden çektiği sıkıntıların yanı sıra atalarımızın kahramanlıklarını belirten belgelerin dikkat çektiğini söyledi.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte tüm yurtta olduğu gibi Gaziantep’te de eğitim seferberliğinin başlatıldığını söyleyen Ağcabay, ilk olarak okul olabilecek yerlerin tespit edilerek kısıtlı imkanlarla eğitim verilmeye başlanıldığını belirtti.

Ağcabay, “İşgal günlerinde resmi olarak iki okul bulunmaktayken; 1923 – 1924 Eğitim öğretim yılında Gaziantep merkez ve ilçelerde toplam 63 ilkokul bulunmaktadır. Bu okullardaki toplam öğretmen sayısı 136,  öğrenci sayısı ise 2 bin 696’dır. Her okula yaklaşık iki öğretmen ve 20 öğrenci düşmektedir. Cumhuriyetin 15. Yılında gelindiğinde ise 1937 – 38 yılında okul sayısı 73’e, öğretmen sayısı da 172’ye yükselmiştir. Mezun öğrenci sayısı da yaklaşık üç kat artarak 8 bin 614’e ulaşmıştır” şeklinde konuştu.

“Cumhuriyetin ilk 10 yılında ise Gaziantep’te lise bulunmamaktadır” diye konuşan Ağcabay, “Bu yıllarda lise çağına gelen gençler daha çok Adana Lisesi’nde eğitim görmüşlerdir. Yine o yıllarda şehir nüfusu bakımından bizden daha az sayıda insan yaşayan kimi kentlerde liseler açıldığı halde Gaziantep Lisesine 1933 yılının Ocak ayında Atatürk’ün Gaziantep’i ziyaretinden sonra Atanın Antep’e armağanı olarak kavuşmuştur” ifadesinde bulundu.

 “İstiklal’in fitilini ateşleyen Türk Ocaklarıdır” şeklinde konuşan İLESAM Gaziantep Şube Başkanı Muhittin Arar, “Türk dilini geleneklerimizi, töremizi, tarihimizi, masallarımızı derleyen halk evleriliyiz hepimiz. Bir milli kültür hareketi olarak başlayan veya psikolojik olarak istiklal mücadelesini ateşleyen kuruluşlarımız zaman içerisinde marjinal hale gelip, bazı hastalıklar kapabilir. Ya da politik tercihlerle yok edilebilir. Bu yüzyılın hastalığıdır” şeklinde konuştu.

Arar, “Kurumlarımızı yok etmek kültür değerleri işletilmemiş toplumların ve siyasi iktidarların başvurduğu çok aciz bir yöntemdir. Hâlbuki Türk ocakları var ama o günkü ruhla var mı bilinmez. Halk evleri aynı fonksiyonu devam ettirebilseydi veya dil kurumumuz parçalanmadan çobanımızdan, sanayicimize aynı kucaklayıcı olarak rolüne devam edebilseydik, devam ediyor mu o tartışılır” diye konuştu.

Türk Milletiyle manevi anlamda yarışacak hiçbir milletin olmadığına dikkat çeken Arar, insanlığın Türk Milletinden öğrenecek çok şeyinin olduğunu vurguladı. Mazimizi bilmediğimizi ifade eden Arar, bunu öğrenmemiz gerektiğini söyledi.

Arar, “Sarı mektebe Fransızlar çikolatayla girdiği zaman çocuklar hiç görmemiş çikolatayı almışlar. Öğretmenin öğrencilere öyle bir bakışı var ki, çocuklar çikolatayı alarak yanlış yaptıklarını anlamışlar ve bir bir ayaklarının dibine atmışlar. Öğretmenin gözlerinden anlayan sekiz dokuz yaşındaki genç çocuklar. Şimdi kim kimin gözünden anlıyor. Mazimizi iyi kötü halleriyle çok iyi analiz etmek zorundayız” ifadesinde bulundu.