Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun:“Üniversiteler sıradan bir yüksek lise asla değillerdir”

yuksekogretim-toplanti-rektor-copy.jpgAvrupa Üniversiteler Birliği Kurumsal Değerlendirme Programı (EUA-IEP) tarafından hazırlanan “Türkiye’de Yükseköğretim: Eğilimler, Sorunlar ve Fırsatlar” Raporunun Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Tanıtım Toplantısı, Üniversitemiz Fen – Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Programın açılış konuşmasını yapan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, “Ev sahipliğimizde yapılan böyle bir toplantı için çok mutluyuz, çok gururluyuz. Üniversiteler deyince ciddi anlamda Türkiye’nin tartıştığı son yıllarda giderek gündemde daha sıcak olarak kalan bir konuyla bugün buradayız. Üniversiteler sıradan bir devlet kurumları, sıradan bir memurluk elbette değildir. Üniversiteler, toplumun ileri gitmesine katkıda bulunacak çok önemli lokomotif yerler olmak zorundalar ve öyledirler” ifadesinde bulundu.

“Üniversiteler devletin malı değil, toplumun malı olmak durumundadır” diyen Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, “Elbette üniversite bir yandan kaliteli, nitelikli bir eğitim anlayışıyla toplumun, memleketin ihtiyaç duyduğu nitelikli insanları yetiştirmek gibi bir görevi varken diğer yandan da ürettiği bilgiyi, ürettiği tecrübeyi toplumla paylaşarak, sanayi, kültür, eğitim gibi her alanda mutlaka bir katma değer üretecek, etken noktada bir bütünleşme süreci içinde olmalıdır. Bu anlayış giderek daha yaygın bir zemin haline geliyor. Üniversiteler sıradan bir yüksek lise asla değillerdir. Üniversiteler bulunduğu toplumla etkileşim içerisinde bulunmalıdır. Çünkü artık bilgi teknolojilerinin bilgi çağının yaşandığı bir süreci yaşıyoruz. Üretime dönük bir araştırma geliştirme anlayışıyla topluma öncü olmak gibi bir görevimizde var. Üniversite fildişi kulesinde yaşayan dikenli tellerle çevrili olan bir organizma olamaz. Toplumla mutlaka iç içe olmak zorundadır” şeklinde konuştu.

Eğitim anlayışının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, “Eğitim, bilginin hocadan öğrenciye görsel ya da işitsel yolla aktarıldığı bir süreç değildir. Karşıdakinin ne anladığıyla bağımlı olarak çözüme dayalı bir öğretim sistemlerinin tartışıldığı zeminler de olması gerekir. Çok iyi mühendisler yetiştiriyoruz ancak pratik yapma konusunda biraz eksiklikler var. Pratiğe daha ağırlık vererek, sadece kendi laboratuarlarımızda değil tüm sahayı laboratuar olarak kabul etmeliyiz” diye konuştu.

yuksekogretim-toplanti-genel-copy.jpgAraştırma – geliştirme konusunda toplumun yavaş yavaş bilinçlendiğini ifade eden Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, “Üniversiteler araştırma – geliştirme konusunda çok çaba sarf etmektedir. Öğretim üyelerinin özlük hakları konusunda ki sıkıntılardan dolayı öğretim elemanlarının ikinci öğretimdeki ders ücretine olan cazibesini bir şekilde kırmak gerekiyor. Çünkü öğretim üyelerinin geçim sıkıntısı içinde, araştırma – geliştirmeye yöneltmek kolay bir süreç olmadığı görülüyor. Öğretim elemanları, araştırma geliştirmeye ayıracak zamana karşılık en azından özlük haklarında bazı düzenlemeler yapılabilir. Burada benim şöyle bir önerim olmuştu. İkinci eğitimdeki ders ücretinin karşılığı kadar öğretim elemanlarına, bir araştırma – geliştirme ücreti verilebilir. Böyle olunca öğretim elemanları ikinci eğitimdeki ders karşılığı yerine belki bir projeye bağımlı olarak beynini yormak gibi bir sürece yönlendirilebilir. Bu noktada bunun önemli olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.