“Sözlü Kültür ve Yeni Türk Edebiyatı” Masaya Yatırıldı

“Gaziantep  Araştırmaları (Sözlü Kültür,Dil ve Edebiyat) Sempozyumu” ikince gününde  de ilgiyle izlendi. Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda  Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın başkanlığını yaptığı günün ilk oturumunda “Sözlü Kültür ve Yeni Türk Edebiyatı” masaya yatırıldı.

“Necip Asım Bey ve Malumat Mecmuası” üzerine sunum yapan Prof. Dr. Himmet Uç, “Necip Asım Bey Servet-i Funun batı karşısındaki katı tutumlarına karşılık Malumat Mecmuası’nda yazmaya başlamıştır. Aslen Kilis civarında doğmuştur.Türk dili üzerine münakaşa dahi edilemeyeceği bir zamanda Türk dili üzerine önemli çalışmalar yapıp bunları yayınlamıştır.Aynı zamanda  Necip Asım Bey Avrupa  basını takip edip lisan ve umumi alfabe çalışmalarını kamuoyuna duyurur” diye konuştu.

sempozyum-copy2.jpgÜlkü Tamer ve Alleben anılarının Gaziantep’in geçmiş dönemdeki sosyal yaşantısı hakkında bilgiler verdiğini belirten Doç. Dr. Müzeyyen Buttanrı, Alleben Öyküleri’nin geçen mekanlar Gaziantep’in döneminde tanınmış mekanlarıdır. Hikâyelerin kahramanları yazarın tanıdığı kişiler ve kendisidir. Öykülerinde Gaziantep Sosyal yaşantısından verdiği kesitlerin dışında Gaziantep’in direnişini anlatır. Şimdi ki çocukların yaşantısına bakıldığında hikâyelerde geçen çocuklar yaşantısına imrenmemek mümkün değil” dedi. 

“Ülkü Tamer’in gözünden Gaziantep” sunumuyla Tamer’i anlatan bir diğer konuşmacı Yrd.Doç Dr. Bedri Aydoğan, “Mesleği gazetecilik  ve çevirmenlik olmasına rağmen sanatçı ve şair kimliği ile ön plana çıkmıştır. Sinemayı çok sevdiği için yazılarında da Gaziantep’in sinem mekânlarına ait bilgiler detaylı olarak görülmektedir. Tamer’in ailesi Cumhuriyetçi yapısı ve dinsel motiflerle anlatılmıştır. Mutlu zengin bir aile izlenimi sunulmaktadır. Gaziantep’in en büyük eğlencesi piknik olarak gösterilmektedir” şeklinde konuştu.

Sözlü anlatımların yazıya geçirilirken vurgulanan duyguların aktarılmasında büyük bir zorluk yaşandığını kaydeden Yrd. Doç Dr Mehmet Çiçek, katılımcılara Gaziantep ağzı ile anlatılmış halk masallarını ve tekerlemeleri dinletti. Çiçek, “Sözle anlatılan duygu ve anlamlar yazıya geçirince kaybolmaktadır. Gaziantep  bölgesi sözlü tekerlemelerin masalların çok fazla olduğu bir yerdir” şeklinde konuştu. 

Barak Kültürünün Türkçe’nin baba ocağı olduğunun altını çizen Öğr. Gör.Mehmet Ali Yıldırım “Ezo ve Döne gelin adları katıksız Türkçedir. Ezo Türkçe de  abla anlamına gelir. Ezo Gelin’e bu ismi kardeşleri takmıştır” dedi. Barak Kültürünü Türk Kültürü’nü büyük oranda yansıttığını belirten Yıldırım, Barak Türkçe’nin baba ocağıdır. Baraklar dışa kapalı kültürle yaşayan ve kültürlerine sahip çıkarlar. Barak kelimesi eski Türkçe deki varaktan gelmektedir. Varak kelimesi batının kelime başına ‘b’ getirme geleneğine uyup ‘barak’ olmuştur. Bu kelime hızlı koşan ve yürüyen anlamına geldiği gibi sağlam at anlamına da gelmektedir” diye konuştu.